2 Şubat Pazartesi günü Bahçeşehir Üniversitesi’nin Beşiktaş Yerleşkesinde çok güzel bir konuşma izledim. Rahat ve kendinden emin tavırlarıyla Sayın Pasi Sahlberg neden alanında çok iyi olduğunun ipuçlarını vermekteydi. Aslında bunlar Fin Eğitim Sistemindeki başarının nedenlerinin de ipuçlarıydı. Konuşmasını sizlere özetleyerek bende yarattığı duygu ve düşünceleri paylaşmak istedim. İlgi duyup izleyemeyenlere katkısı olacaktır kanısındayım.
Hem Prof. Sahlberg, hem de açılış konuşmasını yapan Arizona State University’den Prof.Dr. Gary Grossman Atatürk’ü örnek vererek ve bu ülke için yaptıklarından söz ederek konuşmalarına başladılar. 1963 yılında ilk kez okuduğum “Ak Zambaklar Ülkesinde” kitabının Finlandiya’nın özellikle eğitimde yükseliş öyküsü olduğunu belirttiler. Atatürk’ün askeri okullarda bu kitabı daha Cumhuriyetimizin ilk yıllarından itibaren zorunlu okuma kitabı olarak önermesinin büyük bir öngörü olduğunun vurgusuydu bu. Öncelikle Finlandiya’da yaşana o şanslı halkın %90’ınından fazlasının mevcut eğitim sisteminden mutlu olduğunu söyleyerek söz başladı Pasi. 3 Yaşındaki oğlunu Boston’daki bir okula kayıt ettirmek için yıllık 30 bin dolar istenirken, kendi ülkesinde eğitimin devlet tarafından ücretsiz olarak verilmekte olduğunu vurgulayarak devam etti. Finlilerin sessiz insanlar olduğunu ve sessizlikten hoşlandıklarını belirtti. Yaptığı sıcacık espriler; “eğitimde akıntıya karşı yüzmenin önemi”, “Angry Birds”ün ve Nokia’nın anavatanının Finlandiya oluşu ve “celebrating silence” esprileri izleyenlerin sürekli gülümsemesine yol açtı. Gerçekten iyi bir konuşmacıydı. Bu yazımda farklı bir yöntem izleyip konuşmasını kendi sözleri ve deyimleriyle İngilizce olarak aktaracağım.
He listed 3 important things about Finland:
1. Inspiring Vision (Great schools for each and every child_for majority of kids)
2. Income Equality
3. Successful State (Gelecek kitabı “Invisible Learning”i Devletin başarısının eğitim alanında ne kadar etkili olacağını yazdığı kitabı olarak tanıttı).
3 things you cannot find in Finland:
1. Unhealthy/too much competition (In many fields competition exists but not in schools; neither between teachers nor students).(İlk dört sınıfta not sistemi yok. Çocukları strese ve gereksiz kıskançlık ve yarışmanın içine sokmuyorlar. Zaten bütün okullar devlet okulu, ÖZEL OKUL YOK! ) They are collaborating, not competing. 2. Standardized Teaching-Individualized/personalized learning & system
3. Test-based Accountability (Bütün başarılı ülkelerde olduğu gibi… Sınav bazlı eğitim yok. Sadece eskiden bizde olduğu gibi lise sonda bir sınav var). “Trust-based responsibility” çok önemli. Öğrenciye de öğretmene de güveniyorlar. Öğretmen sınavı öğrencisine veriyor ve 40 dakika sonra gelip kâğıtları topluyor. Öğretmene güvensizlik yok çünkü öğretmenler 3 basamaklı bir sınav sürecinden geçip Üniversitede 5-6 yıl okuyarak yetiştiriliyorlar.
3 Things that might explain Success/Miracle in Finland:
1. Healthy System (1 yıl okul öncesi eğitiminden sonra 9 yıl zorunlu eğitim. 16 yaş sonrası lise veya teknik okullar sonrasında üniversiteler veya Polyteknikler var. Karma sınıflar. Diversity (Çeşitlilik) son derece önemli.
2. Teacher Professionalism (Gençler 5-6 yıl üniversite eğitiminden sonra ilkokul öğretmeni olabiliyor. Yazılı sınav sonrasında 3 profesörden oluşan bir panel ve daha sonra bireysel mülakat yapılıyormuş. Sözlü sınavda “Neden öğretmen olmak istiyorsun?” sorusuna “Çocukları seviyorum” gibi belirsiz bir yanıt, kötü sonuç getiriyor. Gelecek mesleğinde neler yapacağını çok iyi belirlemen, bilmen lazım. “Gençlerin yaşamında değişim yaratacağım” yanıtı en güzel yanıt olarak algılanıyor. Her yıl 8500 kişiden 800 kişi seçilip öğretmen yapılıyor. İşte bu alanda müthiş bir yarışma var. Ne güzel!). Bu sistem bir zamanlar okuduğum Buca Eğitim Enstitüsü’ne giriş prosesine ne kadar çok benziyor!!! Biz neden öğretmen eğitimini bu kadar dejenere etmişsiz?
3. System-wide Equity: Sosyal adalet ve tüm kesimlerin tüm olanaklardan eşit bir şekilde faydalanması son derece önemli. Onun gözlemlerine göre bu konuda zayıf olduğumuz vurgulandı. Bu konuda Pasi’nin “In Heaven’da olanlar diye saydığı ülkeler: Kanada, Kore, Japonya, Finlandiya ve Estonya. Finlandiya herkesin bildiği yaklaşımları “Finnish Way” kullanarak yani kendi milli değer ve yöntemlerini kullanarak başarıya ulaşmış. Tam da olması gerektiği gibi!
Son olarak, doğal olarak, kendince 3 de ders verdi Pasi. 3 Finnish lessons for Turkey:
1. Enhance Systems Excellence (High quality Day care). (Benim ve bazı dostlarımın senelerdir kalite ve yönetim çalışmalarımda döne döne vurguladığımız konu.)
2. Invest in Cooperation (in all levels). Quality is a team-sport! Critical thinking is the key. (Bu da senelerdir İMECE HALKALARI çalışmalarımla yapmaya çalıştığım şey!!!).
3. Personalize Learning (rather than standardizing) not rigid. Çoklu zekânın etkin olduğu, kişiye göre eğitim.
Şimdi elimde Pasi’nin yazdığı “Finnish Lessons” isimli kitabı var. Columbia University, Teachers College Yayınları arasında çıkmış. 166 sayfasındaki şu bölümü paylaşmadan edemeyeceğim. Bu fikirler milli değer ve hedeflerle birleşince PİSA sonuçlarında muhteşem sonuçlar elde edilmiş: “…. The following five American Educational ideas have been instrumental in accelerating Finland’s success in Education: 1. John Dewey’s Philosophy of Education, 2. Cooperative learning, 3. Multiple Intelligences, 4. Alternative Classroom assessments, 5. Peer coaching.
Umarım bizler de bu konuşmadan gereken dersleri alırız. Son kitabım olan “Çekirdekten Yetiştirme”de, “Grigoriy Petrov’un “Ak Zambaklar Ülkesinde” adlı kitaptan da söz ediyorum. Kitabımı www.dignitypress.org adresinden gönderme ücreti ödemeden sahip olabilirsiniz. Sevgilerimle…
Hayal KÖKSAL